Çakralarınızı nasıl açabilirsiniz?
Çakralarınızı nasıl açabilirsiniz?
Vücudumuzun hayatta kalması için kan
dolaşımına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz da can dolaşımı nedir bunu
bilmiyoruz.
cakralarimiz
Gerçekten de bir can dolaşımımız var mı
ve varsa ne işe yarıyor? Kozmik enerji nedir, aura neye benzer, çakralar nedir
ve nasıl açılır? İnsanın kendi içine yolculuğu hızlandıkça, kendi güçlerini
keşfettikçe bu soruların cevabını buluyor.
Son zamanlarda şarkılara bile konu olan
çakralar, doğaldır ki birçok kez yazıldı çizildi. Artık neredeyse çocuklar bile
çakraların ne olduğunu biliyor, bilmeseler de az çok fikir sahibi olmuş
durumdalar. Herkes bilmesine biliyor da, bu çarka adı verilen güç merkezleri
nasıl kapanır, kapanırsa açılaması nasıl mümkün olur, işte bunu herkes
bilmiyor.
Bu bilgeleri almak için, Psikolog Dr. NLP
ve Bioenerji Uzmanı Davut İbrahimoğlu ile görüştük. İbrahimoğlu yıllardır
bioenerji üzerine çalışmalar yaptığı için bir uzman yardımı olmadan tek başına
insanın kendi güçlerini nasıl kullanabileceğine dair ipuçları verdi bize.
İbrahimoğlu, çarka ve aura bilgilerinden
önce bioenerjinin ne olduğunun bilinmesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü
bioenerji her canlıda var ve o, olmadığında hayat da olmaz. Bio hayat, enerji
zaten enerji demek. Yani bioenerji, hayat enerjisi demek. İbrahimoğlu, konuyu
daha iyi anlamak için kan ve can dolaşımı konusunda bilgi sahibi olmak
gerektiğini vurguluyor ve “Bizlerin kan dolaşımı var, bunu biliyoruz bir de can dolaşımımız var. Bu can dolaşımı
ise şöyle anlatılabilir.
Vücudumuzda can dolaşımını sağlayan
kanallar var ve kozmik enerji tepeden girdikten sonra bu kanallar vasıtasıyla
vücudumuza dağılıyor. Dağılım görevini ise çakralar yapıyor. Çarka bir
Sanskritçe kelime, yani güç merkezi demek.
Sonuçta enerji tepeden giriyor ve güç merkezleri vasıtasıyla organlara
dağılıyor, hayat devam ediyor. Herhangi bir sebepten dolayı o çarkalar
kapanırsa o çakranın hizmet ettiği bölge
enerji almıyor. Enerji almayan bölge de fonksiyonunu yerine getiremiyor ve
hastalıklar meydana geliyor” diyor.
Çarka sistemi nedir?
İbrahimoğlu’na göre; Çakralar
vücutta sürekli olarak dönen enerji merkezleri olarak kabul ediliyor.
Vücudun fiziksel , duygusal ve ruhsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için
ihtiyaç duyduğu enerjilerin dağılımı , çakralar tarafından gerçekleştiriliyor.
Yedi büyük çakra bedenimiz içindeki elektromanyetik aktivitelerin toplandığı
yerlerde bulunuyor. Başın hemen üzerinde bulunan komuta merkezi , alın çakrası
, boğaz çakrası , kalp çakrası, güneş sinirağı çakrası , sakral çakra ve
temel-kök çarka adı verilen yedi çakranın her biri maddi varlığın iç salgı
bezlerinden bir tanesiyle çalışıyor.
Çakralar tamamen ya da kısmen
tıkanabiliyor. Böyle olunca salgı
bezleri tam kapasiteyle
çalışmadıkları için vücutta çeşitli hastalıklar meydana gelebiliyor.
Çakralar neden kapanır?
Beyinsel çatışmalardan, stresten, kötü
düşüncelerden, psikolojik baskılardan, affetmemeyi bilmemekten dolayı çakralar
rahatlıkla kapanabiliyor. Çakraların kapanmasında, günlük stresler, ses ve hava
kirliği, kötü beslenme gibi durumlar da etkili olabiliyor. İbrahimoğlu, “Bunun
manası şu; Çakraların kapanmaması için mümkün olduğu kadar yaşantımızı
sükunetle devam ettirmemiz gerekiyor. Sizde iç huzur yoksa, hoşgörü yoksa,
kendinizle barışık değilseniz, eğer kendinizi sevmiyorsanız kesinlikle enerji
akışınızda muhakkak sorun vardır. O zaman kendimizde değişiklik yapmamız gerek.
Yoksa çakralar açılsa bile iki günde yine
aynı hale gelir. Bunu başarmak için sakin ortamlarda bulunmak, iyimser olmak
gerekiyor. Bugünlerde kimileri su orucu yapıyor ve vücudunun direncine göre 20
güne kadar, sadece su içerek yaşıyor. Su orucu tutuyorlar yani. Günde üç dört
kere duş alıyorlar. Yeşillikte dolaşıyorlar.Bu sayede mevcut toksinler tamamen
atılıyor. Çünkü biz zihinsel olarak değişmediğimiz sürece hiçbir şey değişmez.
O zaman kendimizden başlayacağız değişime.
Bu işte ilk aşamada da meditasyonu
hayatımıza yerleştirmemiz gerekiyor” diyor.
Zihnimizi dingileştirmenin en etkili yolu
olan meditasyon tüm Uzakdoğu felsefelerinin teme taşı adeta. Zihni bir havuz
gibi niteleyen bu öğretilere göre, havuza taş atıldığında nasıl ki dibini
göremezsek, akla takılan sorular, sorunlar da zihnimizi bulandırıyor.
Dolayısıyla insan kendi derinliklerini
göremiyor. Kendi yeteneklerinizi de fark edemiyor. O zaman ya geçmişin esiri ya
geleceğin kölesi oluyor. Bugünü ıskalıyor…
Çakralarımızı nasıl açabiliriz?
Bionereji uzmanlarına göre; Eğer
çakralarımızın kapandığını öğrendiysek ve açmaya niyetliysek, o günlerde
beslenmemizde biraz rahatlama yaşamamız, kırmızı et yemekten kaçınmamız
ve sebzeli yemeklere ağırlık vermemiz, artı bol su içmemiz gerekiyor. Doğada
olmak, mesela, çimlerde yürümek de çok etkili. En önemlisi, eğer sık sık denize
giremiyorsak, leğene ılık su koyup, içine beş çorba kaşığı tuz, bir çorba
kaşığı elma sirkesi ekleyip, ayaklarımızı o suyun içinde on dakika
dinlendirmemiz gerçekten işe yarıyor. Aynı suyu dizlerden aşağı doğru masaj
yaparak negatif enerji atılıyor.
İnsan vücudunda 7 ana çakra olduğunu
belirten Davut İbrahimoğlu, çakraları açmak için insanın öncelikle alfa
aşamasına geçmesi gerektiğini belirtiyor ve şunları söylüyor. “En zoru olan
alfa aşamasına geçmeyi öğreneceksiniz. Alfa aşamasına ise beyin jimnastiğinden
sonra geçiyorsunuz. Ve Alfa aşamasına geçmek için de en az kırk gün, sabah ve
akşam olmak üzere bir öğün, beyin jimnastiği yapıyorsunuz. Yataktan kalkıp
elinizi yüzünüzü yıkayıp, tekrar yatağa yatıyorsunuz. Uyku halinde yatar gibi
bacaklar ve eller yanda uzanıyorsunuz.
İlk on gün, 100′den 1′e kadar derin nefes
alıp vererek sayıyorsunuz,
ikinci on gün 50′den 1′e sayıyorsunuz
aynı şekilde.
Üçüncü on gün 25′den 1′e ve son on gün
ise 10′dan 1′e sayıyorsunuz.
Bundan sonra sizin beyniniz alfa aşaması
için hazır alıyor.
Bu aşamaya geçince çakralarımızı
rahatlıkla açabiliriz.
Ancak bunun için hangi çakramız açık,
hangisi kapalı, bunu öğrenmeliyiz.
Bu işlemi ise rahat bir şekilde, bir
sarkaçla ya da alyansa ip bağlayarak yapabiliriz.
İçimizden diyoruz ki, çarka açıksa saat
istikametinde, kapalı ise ters istikamette dönsün.
Bu bizi zihinsel olarak etkiliyor ve
doğanın pozitif yönü saat istikametinde olduğu için,
eğer çarka açıksa o istikamette dönüyor.
Kapalı ise ters istikamette dönüyor.
Tars istikamette döndüğü durumda o çarka
kapalı anlamına geliyor ve açılması gerekiyor.
Bu durumda yapılacak işlemler var.
Bunun için beynimizi kullanıyoruz.
Vücudumuzda bulunan güç merkezlerinden en
önemlileri olan dalak-kalp ve beyin üçlüsünden en çok beyni kullanıyoruz.
Sol eli alına koyup sağ elimizi ise
kapanan çarka üzerine koyuyoruz.
Bu sırada 5′ten 1′e kadar rakamları sesli
olarak söyleyip her sayıdan sonra derin bir nefes alıyoruz.
Tabii ki sadece bunu yapmak yetmiyor.
Meditasyon da çakraların açık tutulması
ve açılmasında çok faydalı.
Formül ise basit. 4-8-16+2 formülünü
buldum. Herkes uygulayabilir.
Bunu yapmak için rahat bir durumda bağdaş
kuruyorsunuz.
Kuyruk sokumunuz yerle temasta olsun.
4 saniye nefes alıyorsunuz, aldığınız
nefesi 8 saniye içinizde tutuyorsunuz,
tuttuğunuz nefesi 16 saniyede dışarı
veriyorsunuz
2 saniye de bu işleme ara veriyorsunuz
ve bunu 10 kere yapınca, beş dakika
meditasyon yapmış oluyorsunuz.”
Psikolog Dr. Davut İbrahimoğlu, işlevleri
farklı olsa bile bütün çakraların aynı şekilde açıldığına dikkat çekiyor. Her çarkanın
bir salgı bezine tekabül ettiğini belirten İbrahimoğlu, “Çakralar; kök
çakrasından(kuyruk sokumunda) başlar. Kök çakrası renk olarak kırmızıdır. Organ
olarak cinsel organlara ve aşağıya doğru gider ve biz üç tür enerji, yer enerjisi, kozmik enerji ve besinlerden
enerji alırız. Kök çakrası kapalı olunca yerden enerji alamayız.
Ve kök çakrası kapalıysa fiziksel olarak kendimizi aşırı
yorgun, sevgi kaynağımızı yoksun hissederiz, aşırı halsizlikle birlikte cinsel
ihtiyaçlarımızı azalmış hissederiz. Depresif oluruz. İkinci çakramız haç
çakrasıdır. Renk olarak turuncu bez olarak böbrek üstü ve yer olarak
bağırsaklarımızdır. Bu kapanınca
neşemiz kaybolur. Kabız oluruz. Üçüncü çarka midedir, renk olarak sarı, bez olarak
pankreastır. Bunun kapanması bizim yaratıcılık gücümüzü azaltır.
Kalın bağırsakta sorun, midede yanma
olur. Dördüncü çarka kalp çakrasıdır, rengi yeşildir. Bezi timüs bezidir, kapanması kalp ve
ciğerlerde rahatsızlıklara neden olur, kendimize hakimiyeti kaybederiz. Beşinci
çarka gırtlaktır, yeri troid bezidir, renk olarak mavidir. Dünyaya açılan
pencere de diyebiliriz, boğazımızı kollarımızı sarar. Bu kapalı olunca
insanlara iletişim kurmakta zorluk çekilir. Boyun ve sırt ağrısı olur. Altıncı
çarka alın çakrasıdır, iki kaşın
arasındadır, üçüncü gözdür, renk olarak çivit mavisidir, bez olarak hipofizdir,
yer olarak göz kulak ve alnın bir bölgesini ihtiva eder.
Bunun kapanması durumunda ön sezileriniz
zayıflar. Kulak ve baş ağrısı yapar. En son çarka ise tepe çakrası, başın biraz
üzerinde bulunur, rengi mordur. Mor rengin yüksek olması, ruhsallığınızın güçlü
olmasıdır. Kapanması halinde migren
ağrıları olur. Ruhsal dünya kıt olur. Fiziksel dünyaya bağlılık artar..
Çakraların açılması insanın yeteneğine ve ne kadar kapandığına bağlıdır. Günlük
meditasyon hayatımıza sokulursa kapanması zor olur. Bunlarla beraber sağlıklı
düşünme de olmalı.”
Çakralar
1.Kök çakrası: Üreme organlarıyla
ilgilidir. Bu çakra belkemiğimizin
sonuna bağlı olup, bacaklarımızın arasından yere doğru yönelir. Rengi kırmızıdır.
Bağlantılı olduğu element “toprak”tır ve yaşama içgüdüsü, bedene ve fizik plana
bağlılık eğilimi ile alakalıdır. Yaşama isteğimizi ve canlılığımızı destekler.
Dengeli çalışması, bedensel sağiık, güvenlik duygusu ve yaşama sevinci olarak
tezahür eder. Bu çakra cinsel beze tekabül eder.
2.Haç çakrası: Böbreküstü bezleriyle
alakalıdır. Rengi turuncudur. Karın bölgesinin alt kısmında yer alır.
Bağlantılı olduğu element “su”dur ve cinsellik duyumları ile alakalıdır.
Dengeli çalışması, duyumsal yoğunluk, cinsel doyum ve değişimi kabul etme
becerisi olarak tezahür eder.
3.Güneş sinir ağı: Pankreas bezini
yönetir. Rengi sarıdır. Duygusal bedenimizle bağlantılı olup, arzularımızı,
yaratıcılığımızı ve ilişkilerimizi yönlendirir. Kişisel güç, irade, özsaygı
duygularımız bu çakra ile ilintilidir.
Bağlantılı olduğu element “ateş”tir.
Dengeli çalışması, enerji, verimlilik,
çabuk karar verebilme ve güç faktörünü baskıcı olmadan kullanabilme
yetisi olarak tezahür eder.
4.Kalp çakrası: Timus bezi ile ilgilidir
. Dokunma duyumuzu kontrol eder. Sevgi ve şefkat duygularımız ile ilintilidir.
Bağlantılı olduğu element “hava”dır.
Sağlıklı çalıştığında, sevgi, şefkat, barış ve güçlü bir adalet anlayışı olarak
tezahür eder.
5.Gırtlak çakrası: Tiroid bezini yönetir.
beşinci çakramız boğazımızdadır. Rengi parlak mavidir. Sanatsal yaratıcılığımız
ve kendimizi ifade etmemiz için gereken enerjiyi sağlar. Bu çakra dünyaya
açılan penceredir.
6.Alın çakrası(Üçüncü göz):Hipofiz bezi
ile bağlantılıdır. Rengi çivit
mavisidir. Aynı zamanda “üçüncü göz çakrası” olarak da bilinen bu çakra, iki
kaşın ortasında yer alır.Sezgilerimiz, durugörü, hayalgücümüz için gereken
enerjiyi sağlar.
7. Tepe çakrası: İpofiz bezi ile
alakalıdır . yedinci çakramız başımızın tepesinde tam ortasındadır. Rengi
mordur. Taç çakra olarak da bilinen bu çakra, saf farkındalık olarak bilinen
bilinç seviyesine karşı gelir.Beş duyunun algılayamadığı, zaman – mekan ötesi
birlik alemiyle bağlantı noktamızdır. Bilgelimizin ve ruhsallığımızın gelişmesi ve
anlayışlılığımızın artması için gereken enerjiyi sağlar.
Yorumlar
Yorum Gönder